Minyon Güneydoğu Anadolu Turu- Hatay
Hatay Merkez |
Merkezden kareler |
Annemle tünelimsi çarşıların içinden geçtik. Künefenin kadayıfı yapılırken izlemek ilginçti. Sürekli dönen kızgın saca tel şeritler halinde kadayıf hamuru döküyorlar, o da inceliği sayesinde birkaç saniye içinde krep mantığıyla sactan kurtuluveriyor. Kadayıfları kendi deyimimle 'yoluk' yapıp vitrine koyuyorlar. Çok özendim ve modifiye girişimlere yeltendim ancak, yanıma malzemesini alsaydım Ankara'ya sabit düzenime dönene dek alacağım kadayıf da künefe peyniri de Allah'ına kavuşurdu. Bu nedenle aynı gün dönmeyecekseniz ya da no frost buzdolabıyla gezmiyorsanız peynire de kadayıfa da elleşmeyin yanınızda zebil olmasın. Bizim daha iki seferi günümüz vardı.
Medeniyetin en eski camilerinden biri |
Hemen nehrin karşısındaki Hatay Arkeoloji Müzesine yollandık.
Hatay Arkeoloji müzesinin tek avantajı, henüz Antep Mozaik müzesini görmemiş olmamdı. Milenyumun icadı Müzekart sayesinde yaklaşık 15 dakikada sonlanan bir mozaik gezintisi yaptık.Ancak yanıltmasın, Hatay çok köklü bir tarihe sahip. Ev sahipliği yaptığı birçok uygarlık, haliyle müze vitrinlerine yansıyan onlarca farklı tarz var.
Harbiye şelalelerinden biri |
Hatay'ın yemek turizmi o şelaleleri, çarşı pazarını her türlü katlayıp kenara koyabilecek nitelikteydi. Çoğu kişinin bildiği Anadolu Restoran'da mezelerin Hatay yorumunu 'dinledik'. Kesinlikle çok şey anlatıyordu. Tahinli tarator, acılı ezme,babagannuş, humus ve daha aklıma gelmeyenlerden oluşan bir tabak istedik. Aslında iki kişi oluşumuz ve ortaya küçük deneme tabağı olayına girmemiz, önümüzdeki bölümlerde pek çok örnekte bizi mide fesatından esirgeyecekti. (bkz. İmam Çağdaş).Ana yemek olarak denediğimiz, fırında pişen kocaman bir köfteyi andıran tepsi kebabı da güzeldi. Zarif midem bana her et ürünü ve kullanılan yağ çeşidini laboratuvar hassasiyetinde ve zorla geri bildirdiğinden, bu üç günlük yolculuk boyunca hiçbir sorun yaşamamış olmam şaşırtıcıydı. Güneydoğu etlerinin ve mutfağının kalitesini benim için ortaya koyan bir başka nokta da bu oldu.Üç gün boyunca kötüyü geçtim eh işte-lik ya da fena değil-lik tek bir yemek bile gelmedi karşımıza. Ancak sıkıntı şu ki, Güneydoğu'da ve açsanız, restoranda önünüze gelecek mezelere yüklenme ve asıl yemekten önce şişme olasılığınız çok yüksek. Uymayın.Lavaşı masanı kenarına ittirin.
Ara sokaklar |
Müzenin karşısında kalan, başında Anadolu Restoran'ın olduğu caddenin öbür sonundan ilerleyip hemen sağdaki ara sokakta kalan 'Bizim Künefeci'ye oturduk.Önümüze gelen, mis gibi peynir ve tereyağı kokan kalori bombardımanı karşısında, bugüne dek kebapçılarda künefe sıfatı altında yediğim tüm kadayıf toplarına rahmet yağdırdım. Bizim Künefeci, hem lezzeti hem sunumuyla bireysel künefe arayışımda beni kesinlikle mutlu sona ulaştırdı. Peyniri son derece yoğun ve dolgundu, kadayıfın içinde avlamak zorunda kalmadım. O numuneyi görünce, istesem de önüme sürülen gibi birşey çıkaramayacağımı düşünerek sırtımı döndüğüm künefe peyniri ve taze kadayıflar hakkında vicdanımı rahatlattım hatta. Bir başka ilginç detay ise künefenin Hatay'da soğuk sütle içilmesiymiş. Biz mideyi gıdıklamayalım diye soğuk sütü es geçip çaydan gittik.
Akşamı Antakya Öğretmenevi'nde geçirdik. Son derece temiz ve güzel bir yerdi. Ben hostel kafasındayım, en ortalama otel bana bir tık lüks. Ancak burası epey iyiydi. Ayrıca merkeze yürüyerek 10 dk mesafede olması yorgunluktan böğürürken işimizi çok kolaylaştırdı. Kahvaltıda zahterli ve sanırım salça soslu değişik bir pide servis ediyorlar. Başka hiçbir yerde yemedim aksi gibi adını da öğrenemedim.
Hatayla ilgili en acı dersi ayrılırken aldık. Antep'e geçeceğimizi ve nereden binebileceğimizi sorduğumuzda şirket arabalarının öğlen 2'de kalktığını ancak köy garajından her saat otobüs bulabileceğimizi söylediler. Bulmaz olaydık! Ankaranın paralı otobüs disiplininde çalışan, ne zaman trafiği birbirine katacak veya kaza yapacak diye beklediğimiz, yol üzerindeki bilimum köy, kasaba, ilçe, kanton, district ne varsa giren, yapısı gereği üstü açık turistik otobüslere daha yakın bulduğum bu dört teker üzeri oluşum, bizi perişan etti.Temel ilköğretim düzeyinden matematik görmüş her insanı kahırdan öldürebilecek şekilde, toplam 206 km yolu tamı tamına 4.5 saatte gitti!! 4-5 kez kafasına göre mola veren muavin şöför ikilisinden tutun, bilimum semt garajı isminden edindiğimiz genel kültür, yol üzerindeki mülteci kampı derken, neden plakalar 27'ye döndükten 3 saat sonra hala yoldayız şeklinde 'kafam deli sorular' hezeyanıyla kendimizi merkeze yakın bir durağa attık.
Ara Sokaklar |
Yorumlar
Yorum Gönder
İki çift lafım var: