Mütevazi Bir İskandinav Turu: Stockholm
Stortorget- Gamla Stan |
İsveç Norveç'ten hem görüntü hem kafa yapısı olarak çok farklı.Dünyanın her yanından göçmenleri bir kara delik gibi içine çeken, Schengen vizesine Norveç'ten çok daha munis yaklaşımıyla tanınan İsveç'e bu tanınırlık, daha kalabalık ve kozmopolit bir nüfus ve Norveç'in burun kıvırdığı bir refah seviyesiyle dönmüş diyebiliriz. İsveç'e göçenler bile Norveç hayali kurar olmuş. Oslo'daki her köşe başındaki şık caddeler, güzel evler ve şehir içindeki yemyeşik parklar, burada yerini turistik kokan alanlar haricinde bakımsız istif binalara bırakmış. Şehir içi manzarasının bu kadar fark edeceğini düşünmemiştik.
Toplu taşıma sistemi Norveç 1-İsveç 0 kategorisinde başı çekiyor. Stockholm, Oslo'daki gibi idealist bir güven ortamına değil, bilet basınca ciyaklayarak açılan rasyonalist giyotin turnikelerle toplu taşıyor halkını. Öğrenci indiriminde uluslararası öğrenci kartını bile sallamayıp sadece İsveç üniversitelerinde okuyanların kabul edildiği bir şövenizm hakim.O şövenizm ki, İskandinav rüyamıza uçan tekme attı bile diyebiliriz.
Stockholm'ü yaya gezecekseniz, Gamla Stan ve hemen sol yanındaki Riddarholmen Adası hariç, şehrin kuzeyindeki gezintilik adalar arasında yatay geçiş olmadığını, her birini sandığınızdan daha uzun süre yürüyerek gezmek zorunda olduğunuzu bilmek gerekiyor.
Sabah ilk trenle Oslo'dan kalkıp öğleden önce Stockholm'e varmayı beklerken, ülkenin en köklü demir yolu hezimetlerinden birine denk gelmemizin şerefine, İsveç'in bu ulaşılmaz başkentini akşam üstü ancak görebildik. Midsummer Eve yani Yaz Ortası Festivali arifesinde ayak bastığımız bu bol adalı memlekette, herkes akın akın Stockholm şehir merkezini terk ediyordu. Büyük bir kısmı en azından niyetliydi çünkü Tren Garı hınca hınç doluydu.
Midsummer için kırsal bölgelere ya da ailelerine giden İsveçliler (Norveç'te de kutlanıyor), bu tatili yaş ortalamasının daha heterojen seyrettiği bir bahar şenliği şeklinde kutluyor. Kadın ve erkekler yaprak ve çiçeklerden kendilerine taç yapıp tüm gün şehir içinde o halde geziyor -hepsi değil-, akşamına da bir sayfiye yerinde Maypole denen çiçekli direği dikip, yarın yokmuşçasına etrafında dans ediyorlar... Midsummer'ın bir de efsanesi var ve diş perisi hikayesinin yüksek tansiyon dokunuşlu bir türevi. Evlenmemiş kadınlar ve genç kızlar Yaz Ortası Şenliği akşamı tuzlu lapa yiyor ki rüyalarında, evlenecekleri erkek(ler) onlara su getirsin. Bu 'doğa bayramında' restoranlar özel olarak menülerine İsveç usulü ringa balığı ekliyor ve balığın çiftliğini alabileceğiniz bir hesaba önünüze koyuyorlar. İsveç usulü balık denemek için ben Slussen'deki karavanı öneriyorum. Sanılanın aksine balığın yanında garnitürle verilen yabanbilmemneli (lingonberry) sos, reçel değil.
Biz Eski Şehir olarak bilinen Gamla Stan'da Old Town Lodge adlı hostelde kaldık. Bu bölge %100 turistik ancak hostel seçimimizden gerek fiyat gerekse değer açısından çok memnun kaldık. Her yere rahatlıkla yürüdük. İkinci gece kalmayacak olmamıza rağmen eşyalarımızı emanet odasına bırakabildiğimiz ve lobisinde geç saate dek takılabildiğimiz, mezhebi en geniş hostel oldu. Tavsiye ederim. Tek handikapı eski mahzen tarzı tuğladan odalarda kaldık ve cam panellerle bölünmüş, içeriden perdelenmiş olmasına rağmen paneller tavana kadar uzanmıyordu, haliyle ses yalıtımı yoktu. Ada'ya neden otelin bedava kulak tıkacı verdiğini açıklamakta çok zorlandım.
Gamla Stan, eskiden aslında Stockholm'un tamamıymış. 1980'ler itibariyle buraya Gamla Stan yani Eski Şehir demeye başlamışlar. Bugünkü Gamla Stan, 3 adadan oluşuyor. Stadsholmen (şehir adası anlamına gelen, bizim kaldığımız Amsterdamvari ada), hemen batısında 5 dakikada ziyaret edebileceğiniz kadar iddiasız ama manzarasına doyum olmayan Riddarsholmen ve Parlamentonun yarısını kapladığı Helgeandsholmen. Bu üç ada arasındaki yürüme bağlantıları çok rahat.
Gamla Stan |
Nöbet değişimi |
Gamla Stan, araç trafiğine kapalı olduğu için bilimum turistin sokaklarında palas paldıras gezindiği ve çarpılmadığı, tamamı 1 saat gibi bir sürede cadde cadde ezberlenebilen, çok güzel renklere boyanmış, adanın ötesini göremeyeceğiniz yükseklikte evlerin çevrelediği turistik bir ada. Bizim gibi Gamla Stan'da kalırsanız, gezip göreceğiniz yerlerin hepsine eşit uzaklıkta turunuza başlayabilirsiniz.
Gamla Stan'a metroyla ulaşım var.(Metro hatları renkle kodlanıyor ve 5 hattın 4'ü bu istasyondan geçiyor). 1700'lerden kalma, renkleri ve mimarisi son derece ilgi çekici evlerin arasında taş sokaklarda ilerliyor, bütçeli seyahat ediyorsanız kesinlikle bu adada restoranda yemek yemiyor, mütevazi bir açlıkla 7/11'a, Bread&Salt pastanesine ya da patisserie'ye tebelleş oluyorsunuz. Yediğim en güzel belçika waffle'ını dondurma ve reçelle servis ederek kilometrelerce yürüyerek yaktığımız kalorileri geri getiren Vastergatan 9 adresindeki pastaneyi tavsiye ederim.
Riksdag |
Södermalm'den Riddarholmen manzarası |
Södermalm bir hippi semti, mekanlar salaş, Gamla Stan'a göre yeme içme göreceli daha uygun. Ama etkilenmeyin bu dünyanın geri kalanı için de geçerli. Adayı dikine kesen Götgatan adlı bir caddesi, Hötörget gibi güzel isimli metro durakları var. Södermalm geniş bir ada ama gezilesi kısmı adaya ayak bastığınız kıyı şeridine paralel caddeden fazla içeriye geçmiyor. Önce Södermalm'ın denize paralel iç kısmını ziyaret edip heykelli parkı, Johan&Nyström kahvecisini, Slussen'deki karavanda İsveç usulü ringa balığını deneyebilir, devamında azıcık merdiven çıkıp Montelisvagen'e varabilirsiniz. Burası Gamla Stan'a nazır, boylu boyunca bir yürüyüş yolu ve Södermalm'ın bu kısmı biraz daha yükseltide olduğu için Stockholm'de en güzel şehir fotoğraflarını buradan çekiyorsunuz. Bu yolu izleyerek Södermalm sahiline inebilir, yolda Stockholm için ilginç konaklama alternatifi olan 'Gemi Otel' Red Boat'ın önünden geçerek uzun bir sahil yürüyüşü sonunda Fotografiska'yı ziyaret edebilirsiniz. Aslında bir müze değil, sergi olan Fotografiska'nın kafesinin manzarasını çok övmüşlerdi ancak 120 kron vermeden de karşı yakasından da aynı fotoğrafları çekebiliyorsunuz.
Södermalm'den kareler |
Södermalm'den uzaklaşırken |
Stockholm'ün kuzey kısmı enine yayılmış durumda ve güneydeki adalar arası rahat yürüyüş bağlantıları ne yazık ki şehrin bu kısmında yok. Kütüphaneden sonra birbiriyle bağlantılı olmayan adalar ve güzel bir şehir içi yürüyüş sizleri bekliyor. Yol üzerinde Central Station var ve ne kadar havaalanı otobüsü, havaalanı treni, metro, tren varsa uğrak noktası. Stockholm'ün tren garı binası güzel ve çok geç saate yani aksam 6'ya kadar açık (İsveç'te bankalar 10'da açılıp 3'te kapanıyor) bir Forex şubesi var. Muhtemelen Stockholm'den ayrılırken göreceğiniz için binanın özellikle ziyaret etmenizi gerektiren bir şiirselliği yok.
Central Station |
Östermalm |
Fonda Nordiska Müzesi manzaralı mezarlık |
Djurgarden'da Vasa ve Nordiska Müzeleri 'child' sınıfına giren 18 yaş altına ücretsiz. Nordiska İsveç kültürüne ayrılmış bir tık milliyetçilik amacı ve arzusu taşıyan bir müze. Vasa Müzesi ise Oslo'daki Viking Ship Museum'da sergilenenlerden biraz daha büyük tek bir gemiye ev sahipliği yapıyor. Müze'nin tepesinde Titanic gibi limandan burnunu çıkarır çıkarmaz batan bir viking kadırgasının yelkenlerini görebiliyorsunuz. Stockholm Pass'ı tatil günü olduğu için almadık ama Djurgarden müzelerine otobüs otobüs taşınan Japonlar'dan anladık ki tatil günü de açık. Yanınızda -18 bir yol arkadaşınız varsa hızlı bir izlenim için mayın eşeği olarak gönderebilirsiniz.
T-Centralen T-bana (metro) |
Kungstradgarden |
Kungstradgarden |
Özetle,
Stockholm'ü ziyaret ederseniz
Normalm bölgesinde Şehir Kütüphanesi'ni görün. Belediye sarayı Radhuset'i ziyaret edin.
Gamla Stan'ı sokak sokak gezin..
Slussen'de seyyar ringa balığı deneyin! Sodermalm adasının Gamla Stan'a yakın sahil şeridi gezilebilir. Johan Nyström kahvecisine uğrayın.
Skeppsholmen'de Modern Museet'i ziyaret edin.
Djugarden'da yarım gün geçirin.
Kanelbullar'a gömülün. Fika (kahve molası : hamur işi ve kahve) yapın. Sütlü bile olsa kahveyi acı yaptıklarını bilin.
Fika! |
Stockholm, ada öbeğinden çok hepsi bir yerde olmasına rağmen dağınık gezilen, özellikle şehir içinde 50 metrede bir değişen çehresine şaşırarak gezeceğiniz tarih anlamında frekansı tutmayan hibrit kara parçaları topluluğu aslında.Tamamını yürüdüğümüz zaman anladık ki Stockholm, adalardan oluşmasına rağmen Venedik gibi suyun buluşturduğu ve bir şehre çevirdiği hissi bırakmıyor. Adalar varsa deniz de olmalı diyorsanız Stockholm'n açıklarına Bin Ada Turu adı verilen ve tüm gün süren turlara ya da diğerlerine bir gün ayırıp katılabilirsiniz.
Kötü bir başlangıca ve onca yorgunluğa rağmen Stockholm güzel manzaralarıyla, labirentten farksız eski ve yüksek evlerle dolu Gamla Stan'ıyla kalbimizi kazandı, emek emek planladığım müze ve kütüphane ziyaretlerimin hazin sonuna rağmen iyi ayrıldık. Stockholm, güneşin batmadığı bir aralıkta ziyaret edecek kadar şanslı iseniz, beğendiğinizi ayrıldıktan sonra fark edeceğiniz sinsi bir cazibeye sahip.
Henüz benim de bilmediğim bir sonraki gezintimde görüşmek üzere..
Yorumlar
Yorum Gönder
İki çift lafım var: