Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Barcelona 'Tres': Bir Akdeniz gastronomisi

Resim
Bloğun olay örgüsü o kadar dağıldı ki, Ayşenur'u Barcelona'da unutmuşum da taa ordan Sakız'a geçmişim gibi bir enteresanlık oluşmuş. Buna kısaca La Vida Loca'ya bir yunan adası kaçamağıyla ara verdim diyelim. Daha önceki Barcelona izlenimlerimi   Akdeniz Akşamları  ve Vicky, Christina, Messi  adı altında iletmiştim. Bu seferki 3 günlük Barcelona gezintisinde tekrara düşüp Gaudi zehirlenmesi geçirmemek gibi aklıselim bir eğilimle Rambla'dan ara sokaklara dalmak, sahilde gezinmek, hostel ekürisiyle sosyal etkinlik gerçekleştirmek gibi icraatlerimiz oldu.

Sakız Adası ve muhtelif yerel serüvenler...

Resim
Cumartesi sabahı 6 da kalktım. Kargalar bile siftah yapmamıştı. Çeşme otobüsü için Üçkuyulara, otobüsün otobandan gazlaması suretiyle Çeşme limanına ulaşmak ve feribot check-inimi yaptırmak kısa vadeli idealimdi. Bir grup yeşil pasaportlunun arkasında sıraya girip vezneye çıkış harcını bayıldıktan sonra, hayatımdaki en kısa süreli yurtdışı seyahatinin kurdelesini biçmek için pasaporttan geçtim. Havaalanı tekeli almış azizim. İnsan alelade bir gemiye binerken o gümrük prosedürü, o free shop u bile yavan gelmekte insana. Bir airbus ( ya da boeing) haftasonları eşşek adasına mayosunu içinden giymiş turist taşıyan kategoride bir gemiye nazaran daha itibar gördüğünden, sırasıydı puluydu haracıydı mezatıydı tüm o prosedüre değiyor. Çeşme limanında durum biraz acıklı: Karşıyaka iskelesinin az semirmiş bir versiyonunun kapısına iki gümrük polisi dikmişler olmuş emaneten sınır kapısı. Free shopu bile var ama insanı 'sınırötesi' moda sokmaya yetersiz.