Sığacık (Teos) Tekne Turu

 İzmir’e bağlı Seferihisar ilçesinin az ilerisinde Sığacık adlı bir liman kasabası mevcut. İstanbul'dan göçenlerin meşhür ettiği, yakında mini bir Foça olacağını tahmin ettiğim güzel bir sahil kasabası. Ata Demirer'in son komedi filmini çektiği yer.aynı zamanda.

Toplu ulaşım için F. Altay  (Üçkuyular* da diyoruz) semt garajından Seferihisar dolmuşuna ya da otobüsüne atlayıp, 1 saate yakın bir yolculuk ardından sahilleri gezen dolmuş görünümlü ringlere binerek Sığacık’a ulaşım mümkün.

 Samos Adası’na direk seferleri başladığından gazetelerde boy gösterir oldu, duymuş olabilirsiniz. Yurtdışına açılmasının yanında, yazıma konu olan tekne turlarının da kalkış noktası. Aynı zamanda bir Cuma sabahı Sığacık Limanı’nda 10 kişi kümelenmemizin de sebebi.

Kahramanlarımız mahallemizin ileri gelen hanımefendileri. Bizim mahallede herkes uzaktan yakından bir şekilde akraba, akraba olmayanlar çocukluk arkadaşı, bu arkadaşların evlendikleri dışarıdan kişiler dahil mahalleye tam entegre olmuş durumda. İki aile ya da kişi arasındaki en azami bağlantı komşuluk. Başlı başına koca bir muhtarlığız ama akabinde biz bizeyiz. Bunu özetledikten sonra, hızlı organizasyon ve ‘turistik çevik kuvvetler’ oluşturmak birinci seviyede tetris kadar kolay oluyor.
Seferihisar Sahil Turu
Sığacık’a dönersek, İki seçenek var,  10’da deyip 10.30’da anca kalkmasına rağmen tekneye ucu ucuna yetişirsiniz ya da son derece mobilize bir ekiple yola çıkarak kalkış saatinden epey önce mekana ulaşırsınız.
İkinci ekibin şanslı bir neferi olarak, yolda edinilen gevrek, boyoz, poğaça gibi besin maddelerini özgürce tüketebileceğiniz ve bunu sorun etmeyecek güzel bir çay bahçesi de mevcut limanda. Bir çay ayini ardından tekneye binmek çok daha eğlenceli.

Selinda markası altında limanda 3 farklı tekne demirli. Hepsi tekne gezintisi için. Nüfus dağıtımı ise gerçekten başarılı. Bir grup bayan tura çıksa hiçbir şekilde rahatsız edilmez.  Zira binişte ayıklama yapılıyor. Aile teknesi, gruplar ve zararsız çiftler teknesi, bir de sona kalanlar teknesi adını verdiğim sınıflama bitince hareket ediliyor. Erişkin plaj canlısı diye tabir ettiğimiz türe mensup kişiler için sona kalanlar teknesi var ki, karı kız izlemeye gelip bir tekneye tıkılan onca hayal kırıklığını dışarıdan gözlemlemek son derece eğlenceli oluyormuş duyduğum kadarıyla.  Hafta içi dağılımı katılım seyrekliği ve profil nedeniyle geri plana atılabilir nitelikte.
Gezilen koylar Seferihisar’ın temiz ve turkuaz renkli koyları. Dışarıdan ulaşımı kısıtlı ya da yok. Belli bir mesafede demirleyen tekneden belli bir derinliğe (3-4 m gibi) atlayıp, isterseniz kıyıya çıkıyorsunuz. Bu da yüzme bilmeyen sabiler için bir miktar uygunsuz.
Taşadası

Deniz suyu, tatillerinizi güney illerinde geçiriyorsanız çivi gibi, Egeliyseniz ve yazın seyrek sepet denize giriyorsanız biraz soğuk, kuzey ülkelerinde denize düştüyseniz sıcak, Benim Temmuz ayında bir tekne turunda resmen kanım dondu. Bir nesil Titanic izleyerek büyüdü, haliyle suda donmayı metalaştırıyoruz derdim ama felç korkusundan yüzemedim.  
Koylara gelirsek:  
1)Taş Adası (koyun ortasında çift katlı ev büyüklüğünde bir taş var)
2) Adını bilmediğim daracık oyuğa 5 teknenin sıkıştığı diğer koycuk (tekne hangarı gibiydi),
3) Çamurlu Koy ( sahilinde içinde kurtçuklar yüzen siyah bir kil var, o zımbırtı 100 yıl yaşatacak deseler gene sürmem)
4) Papaz Adası (papaz varmış ölmüş).
Bir de hava iyiyse ancak gidilebilen Merdivenli Koy var. Terk edilmiş yerleşim yeri olduğundan kayalara merdiven oyulmuş, ilginç görünüyor. Girmedik haliyle çekemedim.

Tekne turuna ödenen miktara öğle yemeği dahil. Bu da çipil çipil deniz suyuyla tekneye binip kendi masanıza oturduğunuzda önünüze sürülmüş bir tabak enerji anlamına geliyor. Tekneye içecek sokmayın istiyorlar ama sallayan çok az. Makarna, ızgara balık (teknenin ön tarafında mangalda pişiyor) ve salata üçlüsünü görüp burun kıvıranlar da vardır elbet. Ancak koylarda yüzerek geçirilen süreyle orantılı olarak, tekneye çıkınca o yemeğin son derece tatlı geldiği bilinen bir gerçek.

Hangarımsı koy
Gelelim tekne konusunda düşündüren noktalara: Hafta sonu inatla ve ısrarla bu tarz bir etklinliği tercih etmeme sebebi olarak aşırı kalabalığı ve getirdiği kaosu öne sürüyorum. Çekilmiyor. Bir de müzik seçimi üst kattakilerin göbek atma ritüelinden bağımsız olmalı. Güneş kremli kremsiz feci bronzlaştığımdan, alt katta, gölge ve nispeten sakin mekanda vakit harcıyorum ancak isteyenlere üst katta Eda Taşpınar-Fedon skalasında güneşlenme ve son ses müzikte kurtlarını dökme seçeneği sunuluyor.
Böylece tekne turu sabah 10’dan akşam 5’e karnımız tok, tuzumuz pek geçip gidiyor. Dönüşte yine oyun havaları eşliğinde Sığacık'a dönülüyor. Hemen indiğiniz limanın sol tarafında denizden çıkardığı kabuklarla hediyelik eşya işinde çığır açan aynı zamanda bahçesini güzel bir cafeye çeviren mekana uğrayın.. Girişinde deniz taşlarından bir yelkenli yapılmış. Çıkışta zaten Seferihisar'a dönmek için içinde geçeceğiniz Sığacık Kalesine şöyle bir göz gezdirdikten ve mandalina lokumu aldıktan sonra Seferihisar dolmuşuna oradan da Üçkuyular dolmuşuna atlayıp yorgunluktan sızabilirsiniz.

Yorumlar

  1. kapatınız tolga tufan :D kendisi hobit olunca okumak istedim :D

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İki çift lafım var:

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uluslararası Öğrenci Kartı Hezeyanı (ISIC Card)

Japonya 07: Kimono, Takogawa ve isimsiz Japon dizisi