Abant Gölü

Yurtdışı gezmelerinden yurtiçi seyahatleri şeridine sinyalsiz saptığım nacizane koşuşturmacamın bir tezahürü olarak, bugün ben ve üç arkadaşım Abanttaydık.
Güzergaha hakim olmayışımız ve ağız birliğinden yoksun teknolojik aletler ekibimize zorunlu molalar ve rota değiştirmeler şeklinde prodüksiyon hataları olarak geri döndü ve Ankara'dan Abant'a 3 saatten biraz fazla bir sürede ulaştık. Dönüş yolunda anladığımız, yolun hakkının otoban sayesinde 1 saat 45 dakika- 2 saat civarı olduğuydu.


Abant Tabiat Parkı olarak geçiyor ve Bolu şehir merkezinden 30 km uzakta. Otobandan gitmenize gerek yok diyen yerel arkadaşa uyduk ancak gördüğümüz kadarıyla şehir içinden Abant Gölü'ne giden yolun hemen bitişiğinde de otoban gişeleri vardı.

Daha parka varmadan gür ağaçlar etrafımızı çevrelemişti. Kilometrelerce yemyeşil bir manzara eşliğinde seyrettik ve yolun iki yanındaki işletmeleri alıcı gözüyle tarttık. Köy kahvaltısı vaatlerinin suya düştüğü bir saatte varmıştık, ancak bizimle gelemeyen arkadaşımızın dediğine göre çok güzelmiş. Göle giderken yolun sol tarafında gördüğümüz tek kahvaltıcı vardı, büyük ihtimalle orasıydı. Eğer Abant'a aç billaç geliyorsanız ve mangal vs. gibi yemek hazırlığınız yoksa, işiniz zor.

Alana bireysel girişimler 3 TL, içerisinde dört tip, "araba" kisvesi altında girmek 10 TL ile ücretlendiriliyor. Girişte arabayı bırakmak durumunda kalırız herhalde diye düşünmüştüm, ancak tüm gölü çevreleyen asfalt yol var. Aç karnımıza derman olacak bir restoran ararken tam bir tur atmış bulunduk. Kaldı ki restoranımsı yerler girişin sol tarafında kümelenmiş durumdaydı, bu esnada önceliği etrafı dolaşmaya istemeden de olsa vermiş olduk.
"Çamlık" adındaki Abanttaki sayılı restorandan birine şans tanıdık. Hafif bir yamaçtaki ağaçların gölgesinde piknik masaları konuşlandırılmış bir oluşumdu. Takıl, düş de ağzın burnun patlasın dercesine sabote olmuş ağaç kökleriyle süslenmiş zemini vardı. Ortamı çok güzel ve doğaldı, ancak servis politikalarındaki yapaylık bizdeki pastoral beğeniyi aldı götürdü.

Ayıptır söylemesi, ki yazması değil, 1 kilo ızgara et konseptine toplam 65 TL bayıldık. Kanat sevmediğimiz için tavuğu karışık ızgaradan çıkarttırmıştık ona rağmen, getirilen avuç içi kadar et - köfteleri tenzih ediyorum- inanılmaz tırtoydu, tek meziyeti iyi pişmişti. Hayvanın en yağlı, en kemikli ve sevimsiz taraflarından elde edilmiş olduğundan, mangal keyfi denen olgu yerini söyledik artık zihniyetiyle kemirdiğimiz ve ekseriyetle salataya dadandığımız bir eziyete dönüştü. Garsonun sipariş alırken kafasına göre sağa sola gitmesi ve sipariş verirken bizi nadiren yoğun ilgi ve alakasıyla ödüllendirmesi de takdire değer bir davranıştı. İlla gidecekseniz, sadece köfte söyleyin, en azından o güzeldi.

Özetle oradan hayal kırıklığı içinde ayrıldık ve kasaptan 2 kilo et alıp mangal yapsak tıka basa doyabileceğimiz bir miktara ikişer köfte birer pirzola didiklemek zorunda kaldık. Acı tecrübemiz, bize Abant'ta piknik aktivitesini restorana tercih etmenin enayilik olduğunu öğretti ve "mangallık malzemeyle uğraşmayalım şimdi" zihniyetinin elimizde patlamasına yol açtı.

Sonrasında civarda ufak bir tur attık ve göl kenarındaki restorana birşeyler içmek için indik. Orası da fiyatlar bağlamında önceki mekandan farksızdı ve bahtsız ekibi orada hayatlarının en pahalı dondurması bekliyordu.
Çıkışında geri dönüş planı yapıp, sağa sola biraz daha bakındık, Abant'ın tek 'avm'si denilebilecek kulubeye bir bakındık, orjinal tasarım magnetlerden aldık ve sucuk ekmekle ödüllendirdik kendimizi. Abantta yapılacak turistik aktivite yarım günü anca alıyor. Abantta geçirilecek günün hakkı aslında ilerideki piknik alanında mangal yakmakla uğraşmak ve cümbür cemahat ağaç- göl ambiyansında piknik yapmakmış. Hal böyle olunca Abantta geçen 3.5 saatin ardından geri dönüşe geçtik. Dönüşümüz gidişimize nazaran 1.5 saat kadar kısa sürdü :)

Arkadaşlarımla gittiğim için, yemekte uyuz olmamız ve gezilecek pek birşey bulamamız gibi eksi puanlara rağmen çok eğlendim. Tek başınıza seyahat etmek için çok anlamlı bir yer değil. Mekanlar gereksiz pahalı. Ancak göl kenarı yürüyüşü fikri güzel, bolca manzara fotoğrafı çekebilirsiniz. Bunun dışında Abant'ın temiz hava, oksijen ve güzel manzara dışında verebileceği pek bir şey yok.

Son olarak sucuk ekmek yemeği unutmayın, mutlaka mangal ekipmanı ve yakabilecek arkadaşlar götürün. Güzel bir pazar geçirmek için gerekenler sadece bunlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uluslararası Öğrenci Kartı Hezeyanı (ISIC Card)

Japonya 07: Kimono, Takogawa ve isimsiz Japon dizisi